DİYARBAKIR – 24 Temmuz 1923’te imzalanan, Türkiye’nin kuruluş anlaşması olarak kabul edilen Lozan Antlaşması’na karşı açılan ilk davanın Ankara 6. İdare Mahkemesi tarafından geçen ay reddedilmesinin ardından avukatlar temyize başvuruyor. Mahkemenin gerekçeli kararı ise dün avukatlara tebliğ edildi.
Mahkeme, davaya konu olan Kürtlerin “kendi kaderini tayin etme” hakkına dair değerlendirme yapabilecek herhangi bir otoritenin Türkiye’de bulunmadığına karar verdi.
Avrupa’da örgütlenen Kürt Diasporası Konfederasyonu (DiaKurd) isimli grubun, Kürtler’in kendi kaderini tayin hakkının tanınması için Temmuz ayında Danıştay’a yaptığı başvuru, “görevsizlik” kararıyla Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne gönderilmişti. Başvuruyu görüşen mahkeme, davanın reddedilmesine karar verdi.
DİAKURD avukatlarından Hişyar Özalp ve Rıdvan Dalmış tarafından yapılan başvuruyu değerlendiren mahkeme, başvurunun “Türkiye’nin üniter yapısına aykırılık oluşturan talepler içerdiğini” savundu. Mahkeme, gerekçeli kararında şu görüşe yer verdi:
“Bu durumda, Lozan Antlaşması’nın Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına tanıdığı ileri sürülen self-determinasyon [kendi kaderini tayin etme] hakkının ihlal edildiğinden bahisle, bu hakkın kullanılması için gerekli işlemlerin başlatılması talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına aykırılık oluşturan bir talep olduğu, dolayısıyla bu talebi değerlendirebilecek bir kamu otoritesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik alanı içerisinde mevcut olmadığı tartışmasız bir hukuki gerçek olduğundan, bu başvurunun zımnen (kapalı bir biçimde) reddinden kaynaklı bir idari işlemin oluştuğundan bahisle açılan işbu davanın esasının incelenme imkanı bulunmamaktadır.”
Mahkeme davanın “incelemeksizin reddine” karar verdi.
Uluslararası mahkemelere taşınacak
Kararın VOA Türkçe’ye değerlendiren dava avukatlarından Hişyar Özalp, öncelikle temyiz talebinde bulunarak kararın bozulmasını isteyeceklerini söyledi. Özalp, iç hukuk yollarının tamamlanmasından sonra kararı uluslararası yargıya taşıyacaklarını ifade etti.
Kararda çelişkiler olduğunu savunan Özalp, şunları söyledi:
“Lozan Antlaşması’nın Kürtler’e self-determinasyon hakkı tanıdığı ve buna dayanarak bu hakkın idare tarafından işleme konulmasını talep ettiğimiz belirtilmiş. Oysaki biz öyle bir şey talep etmedik. Lozan ile birlikte Kürtler’in self-determinasyon (kendi kaderini tayin etme) hakkının ortadan kaldırıldığını söyledik. O zamanki durum ile birlikte bu hakkın yeniden uygulanması için idarenin yani Cumhurbaşkanlığı’nın işlem başlatmasını talep ettik.”
Mahkemenin sadece Anayasa’ya göre karar verdiğine işaret eden Özalp, “Türkiye Anayasası’na göre de uluslararası sözleşmeler, kanunların üstündedir ve bunlarla ilgili olarak anayasalık iddiasıyla itirazda bulunamaz. Uluslararası sözleşmeler, norm hiyerarşisinde anayasanın da üstündedir. Bu anlamda idare de uluslararası sözleşmelere bağlıdır. Biz de zaten davayı açarken uluslararası sözleşmelerin ve uluslararası hukukun uygulanmasına talep etmiştik” dedi.
Mahkemenin “Türkiye’de bu kararı verecek bir kamu otoritesi yoktur” görüşüne de değinen Özalp, “Mahkeme, ‘Ben haksızsınız, haklısınız demiyorum fakat bu ülkeyi, idareyi kusurlu bulamam’ diyor. Oysaki idare, karar verebilir. Uluslararası bir sorun olduğunu da kabul ediyor” diye konuştu.
Ne olmuştu?
DiaKurd adına avukatlar Hişyar Özalp ve Rıdvan Dalmış, Lozan Anlaşması’nın 100. yılında, “Kürtler’in kendi kaderini tayin hakkının tanınması” talebiyle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı aleyhine dava açmıştı.
Avukatların Temmuz ayında Danıştay’a verdiği dilekçede, “Davacının mensubu olduğu Türkiye Cumhuriyeti uyruğu Kürt milletine, Türkiye’nin de altında imzası olduğu Birleşmiş Milletler şartı, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İktisadi, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi uyarınca, kendi kaderini tayin etme hakkının kullandırılmasını arz ederiz” görüşlerine yer verilmişti.
Source: Lozan Antlaşması’na karşı açılan ilk davanın reddedilmesinin ardından avukatlar temyize başvuruyor